Şimdi Okuyorum
Ateş Kesilen Bir Aşık: Don Kişot

Ateş Kesilen Bir Aşık: Don Kişot

Sakın sen kuy-i cananı uzaktır sanma ey Don Kişot

Seher yola giren aşık gece Dulcinea’da akşamlar…

 

(Ey Don Kişot! Aşka tutulduğun andan itibaren sevgilinin yurdunu kendine uzak sanma artık.

Çünkü seher vakti yola çıkan her aşık, daha o gece Dulcinea’da akşamlar… -Bursalı İsmail Beliğ)

“Ah, ne kadar aptal ve safsın!” dedi Don Kişot “Bütün bunların, onun için büyük bir iltifat olduğunu anlamıyor musun? Şunu bilmen gerekir ki bizim şövalyelik geleneğimizde, hizmetinde birçok gezgin şövalye bulunması, bu hanım için büyük şereftir. Bu şövalyeler sırf onun meziyetlerinden dolayı ona hizmet etmeyi amaçlar ve sınırsız sevgilerine, hanımın kendilerini şövalyesi olarak kabul etmesinden başka karşılık beklemezler.”

“Yüce Tanrı’mızı da böyle sevmemiz gerekiyormuş diye duydum” dedi Sanço. “Sırf sevmek adına, bir lütuf ummadan, cezadan korkmadan. Yine de ben, benim için yapabileceği şeyler adına sevmek eğilimindeyim onu.”

Divan ve Tasavvuf Edebiyatında, Don Kişot’un nasıl ele alındığını inceleyeceğiz. Buna örnek olarak; aşkın, sevginin katmanlarının, türlerinin ve asaletinin, şövalyelik düsturu içinde irdelendiğini görmekteyiz bu iki pasajda. Don Kişot şövalyelik geleneğiyle, beklentisiz sevginin şerefinden bahsederken; silahdarı Sanço cahil ama samimi yaklaşımıyla ilahi aşka değinir. Bu açılardan elimizdeki pasajları Türk edebi geleneğinin birbirine eş sayılabilecek en önemli iki türü olan Divan ve Tasavvuf Edebiyatı türleri içerisinde incelemek mümkündür.

La Mancha’lı yaratıcı asilzademizin çıktığı şövalyelik yolculuğu; bir nevi duygularının onu nereye doğru götürdüğünün, ayağını bağlayan temel arzulardan sıyrılıp platonik ve mecazi aşka doğru kanatlanmasının, kendisini yeniden keşfetmesinin de yolculuğudur. Kendisinden vazgeçişinin ve “pervane misali” bir ateşin etrafında dönüşünün hikayesidir. Don Kişot’un deliliği her bakımdan ateş kesilen “aşık”ı temsil eder; hararetle koşup giden, yanıp yakılan ve alev gibi yücelip başı çeken… Bir an bile işin sonunu düşünesi değildir aşık, hiçbir şeyi umursamaz sevgiliden başka; ne şüphe ne gerçek tanır. İyi de kötü de birdir onun yolunda. Dulcinea’nın aydınlığıdır; elinde kılıcı, üzerinde zırhıyla atı Rosinante’sini altında sürdüğü Ay’a ışığını veren geceleyin. Dizlerine kadar çamura batsa bile vazgeçmez atını aşka sürmeye. Aşkının tarifine hiçbir kelimeyi, hiçbir şiiri, destanı, romanı yakıştıramaz bir türlü. Hakikate giden yolda yürür gibidir, çünkü hakikat gerçek aşka götürür her saniye onu. Birinin yaşama sebebi olur ya da birini yaşama sebebi görür artık. Nasıl ki mesnevilerde aşık maşukunu ya bir resimde seyreder, ya rüyasında görür ya da birinden methini işitip sevmeye başlarsa asil şövalye de bizzat hiç görmediği sevgilisini kendi tasavvur ettiği şekliyle sevmeye başlar. Belki bir gün sevilmek umuduyla hiç durmadan severek azap çeker, hatta çok zaman sevilme ihtimalini düşünmeden sever. Sevgili uğruna savaşmak, ölmek bir ideal ve amaçtır. Ölmek ile olmak arasında kendini kaybeder. Uğruna ölünecek bir sevgili bulduğu için bahtiyardır. Ona sevgilisi güzellerin en güzeli, rakip kötülerin en kötüsüdür. Her şey kendi cinsinden en mükemmel olanla ölçülür.

Don Kişot silahtarı Sanço Panza’ya “Ah, ne kadar aptal ve safsın!” derken aslında seveni sevmenin kolay olduğunu; marifet, o sevmediği zaman da onu sevebilmek olduğunu söylemeye çalışmaktadır. Çünkü nasıl gerçek aşık kendi içindeki aşk ateşinin aynısının sevgilide de var olduğunu ve gönülsüz de olsa onun aşkı duyumsadığını bilirse şövalye de sırf meziyetlerinden dolayı kendisine hizmet ettiği sevgilisinin de bunun kendisi için bir şeref, iltifat olduğunu bildiğine inanır. Şövalye bu acı, hasret, ayrılık, zor koşullar ekseninde pişer, hamlıktan olgunluğa erişir ve “kamil” (olgun) yani gerçek bir şövalye olur. Amaç aşk uğruna ölmekten ziyade uğruna ölünecek aşkı bulmaktır. Bu aşk, cennet emelinden uzaklaşıp cemale erme hedefini gözetir. Böyle bir aşka eriştikten sonra geriye ne kalır ki?.. Dünyayı elinin tersiyle itiver gitsin!.. Fuzuli’nin de dediği gibi:

Cennet için men eden aşıkları didardan

Bilmemiş ki cennet aşıkların didar olur

 

(Cennetten uzaklaştırdığı gerekçesiyle aşıkları sevgilinin yüzüne bakmaktan alıkoyan kişi bilmiyor ki aşıkların cenneti sevgilinin yüzüdür.)

Bu söz, Don Kişot’un silahtarına vereceği en iyi cevap olacaktır. Buradan şövalyenin karşılıksız aşkını cahil silahtarın Tanrısal aşk yaklaşımına bağlayacak olursak; “Aşk” ilahidir, imanla başlar, vahdete götürür. Kainatın yaratılış sürecini, özünü ve esasını oluşturmak bakımından başlangıcı ezel gününe dayanan ve ebede kadar süreceğinde şüphe bulunmayan maceradır tıpkı gezgin şövalyelik gibi. Gönülleri terbiye eden, ruhlara derinlik katan, dimağlara yükseklik veren bir hüzün ve neş’e. Varlıkla birlikte var olan ve en son yok olacak olan. Gönül ki; Allah’ın evidir ve aşkın her çeşidine itibar eder.

Kendi güzelliğinden El Toboso’lu Dulcinea’ya güzellik verir Hak. Hamuruna kendi nurundan nur katar. En başta sevgilinin sureti de şekli de yoktur; ona suret ve şekil giydirilir “Mutlak Güzel” kumaşından. Tanrı güzel olduğu için, Dulcinea da güzeldir. Allah insanı kendi suretinden yarattığı için sevgili de Hakk’ın mükemmel tecellisini karşılar. Tasavvuf’taki ilahi aşk düşünüldüğünde, gerçek sevgili (Cemal-i Mutlak) uğruna can vermenin bir vuslat –Mevlana’ya göre Şeb-i Arus- demek olduğu ortaya çıkar.

Sanman ki taleb-i devlet-ü cah etmeğe geldik

Biz aleme bir yar için ah etmeğe geldik*

 

(Dünyaya gelişimiz ne mevki ve makam, ne de mal ve mülk peşinde koşmak için

Biz buraya bir sevgili için ah etmeye geldik, o kadar Yenişehirli Avni)

Şimdi başa dönüp; yalnızca sevmek için seven aşığın tavrı ile hedefi sevgilinin yüzünü görebilmek olan aşığın gayretini ölçersek; arada beşeri, mecazi, platonik, tasavvufi ve ilahi aşkların harmanlandığını fark ederiz.

Aşk ki vardır, gerisi vesairedir…

Tepkiniz nedir?
Emin Değilim
0
Heyecanlı
0
Hüzünlü
0
Mutlu
0
Şaşırtıcı
0
Yorumları Görüntüle (0)

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

© 2011 Sanat Karavanı, Tüm Hakları Saklıdır.

Yukarı Kaydır