Şimdi Okuyorum
Brecht’i Anlamak

Brecht’i Anlamak

Bir gün gelecek,
Zaman bizim olacak, bizim.
Bütün düşünürlerini okuyacağız, bütün çağların
Bütün ustaların bütün tablolarını göreceğiz
Bütün maskaralara kırılacağız gülmekten.
Arkadaş olacağız bütün kadınlarla.
Ve bütün insanlara,
Öğreteceğiz gerçeği, sevgiyi.”

Pek çoğumuz sanatın başlı başına kendine yetebilen bir unsur olmasından ötürü ulvi olduğunu düşünür, sanata ve sanat eserine saygı duyarız. Fakat bazı isimler vardır ki sanata farklı bir işlev yükleyip sanatın kolektif bir değişim yaratabilme gücü olduğunu savunurlar. Detaylı biyografik bilgilere her kaynaktan ulaşabileceğinizi düşündüğümden yazımda Brecht’e dair daha kişisel ve derinlikli bir içerik oluşturmayı hedefliyorum.

20.yüzyıldan bugüne ölümsüzlüğünü koruyan Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni Eugen Berthold Friedrich Brecht, kısaca Berthold ya da Bert Brecht, 10 Şubat 1898’de Augsburg’da dünyaya geldi. İçinde doğup büyüdüğü Augsburg, Kaiser Wilhelm döneminin başlarında küçük sanayisi hızla gelişen tam bir burjuva kentiydi. 1914-15’te Augsbıırger Neueste Nachrichten adlı gazetede ilk şiir ve düzyazılarını yayımlayan Brecht, edebiyata ve tiyatroya ilgi duymasına karşın 1917’de liseyi bitirdikten sonra Münih’te tıp okumaya başladı.

I. Dünya Savaşı’nın son yılında, 1918 sonbaharında askere alındı ve Augsburg’daki askeri hastanede sağlık görevlisi oldu. Brecht’in hastanede tanık olduğu sefalet, ölümüne değin kararlı biçimde sürdüreceği savaş karşıtı tutumunun temelini oluşturdu. Aynı zamanda kişiliği de belli başlı yönleriyle bu yıllarda belirginleşti.(1)

Elbette Brecht’in yaşadığı dönemin koşularının düşünce dünyasını nasıl etkilediği ve dış dünyayı hangi açılardan yorumladığına değinilmesi gereken bir başka önemli konudur nitekim eserleri, barış ve sevginin kurtuluşu getireceğine dair dolaylı ya da doğrudan pek çok mesaj içermektedir. Eserlerinde yoğun şekilde kendini belli eden eleştirel tutum ise eleştirinin son derece geliştirici bir yöntem olduğunu düşünmesi ve toplumun bu yolla farkındalığının artmasını amaçlamasından kaynaklanmaktadır. Bu konu hakkında düşüncelerini şu sözlerle dile getirmektedir:

“Eleştiriyi ölü, verimsiz, zaman aşımına uğramış bir şey olarak düşünmek çok yanlış. Kritiğin böyle algılanmasının yaygınlaşmasını Bay Hitler ister. Gerçekte ise eleştirel tutum, tek verimli olan, insana özgü olandır. Eleştirel tutum, işbirliği, ileriye yöneliş ve yaşam demektir. O olmadan, sanattan gerçek tat alınamaz.”

Epik Tiyatro

Brecht’ten bahsedince mutlaka bahsedilmesi gereken bir diğer önemli konu ise sizlerin de tahmin edebileceği gibi Epik Tiyatrodur. Epik Tiyatro tanımı itibariyle alıcısında  -oyuncusu ve seyircisi- toplumsal süreç anlayışını oluşturacak bir etki yaratmayı ve belirtmeyi amaçlar. Yazarın kendisi tarafından kurucusu olduğu bu yapı: “Epik Tiyatro katharsis gibi belli psikolojik efektlere farklı yaklaşır. Sanki kaderi kaçınılmazmış gibi sayılan kahramanını dünyaya teslim etmekten kaçındığı gibi seyircisini de dokunaklı bir tiyatro yaşantısına teslim etmeyi düşünmeyecektir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Yukarıda bahsettiğim gibi Brecht epik tiyatro ile, seyirciyi tiyatro oyununa katmayı amaçlamıştır. Onları oyuna ve pek tabi diyaloglara dahil etmiştir. Ona göre bu dramlar “devrimci toplumsal pratik için aydınlanmanın aracı”dır. “Epik tiyatronun çıkış noktası alımlayıcı-verici arasındaki ilişkileri temelden değiştirme çabasıdır. Bu tiyatronun izleyicisi için sahne “dünyayı simgeleyen dekorlar” (diğer bir deyişle büyülü bir alan) değil, kullanışlı bir sergi alanı, sahnesi içinse izleyici hipnotize edilmiş denekler yığını değil, talepleri karşılanması gereken ilgili kişiler topluluğudur.” (2) Yani burada bahsedildiği gibi Brecht tiyatroyu toplumsal gelişme ve kolektif ilerleme açısından bir araç olarak görmüştür. Fakat bunu kolektivitenin bütünlüğünü amaçlayarak değil aksine bireyleri parçalayarak yapmıştır, çünkü asıl amacı bireylerin gerçek hayatta sorunlarına çözüm bulmak için çabalamasıydı.

Bu konuda tiyatromuzun önemli isimlerinden Özdemir Nutku, Brecht ve Epik Tiyatro için şunları söylemiştir: “Eleştirel toplumcu gerçekçi tiyatro olarak epik tiyatroyu kuramsal ve uygulamalı olarak temellendirmiş olan B. Brecht, asıl olarak Meyerhold ve Piscator deneyimlerini özümseyerek, yepyeni bir tiyatro deneyiminin ufuklarını açmıştır. Aristotelesçi olmayan tiyatro ve dramaturgi anlayışını temellendirmiş, kurumsallaştırmış ve yöntemleştirmiş olan Brecht, bu bağlamda, öğretisel oyun kavramını getirdiği kadar, epik sahneleme, epik sahne tasarımı, epik müzik ve epik dramaturginin ilkelerini de koymuş; epik tiyatro ile Aristotelesçi tiyatro arasındaki karşıtları kuramsal olarak gerçekleştirmiş, sahneyi değiştirebilirliğinin ortamı olarak almıştır.”

Brecht’in tiyatroya bu kadar yoğun bir şekilde yönelmesindeki en büyük etmenlerden biri de hiç şüphesiz sosyalist, hümanist ve devrimci dünya görüşü taşımasıydı. Bu düşünce sistemi onda kapitalist sisteminin dönüşüme uğratılması ve hakların tüm sınıflarca eşit olabileceğini kanıtlama isteği yaratıyordu. Öğretisel oyunları ile müzikli oyunlarında kapitalist toplum düzeninin, para ahlakının, sömürü sisteminin iç yüzünü ortaya sermeye çalışmıştır. Küçük burjuva ideolojisine yıkıcı darbeler indirmiş, işçi sınıfının ve toplumcu dünya düzeninin açık savunuculuğunu yapmıştır. Oyunlarına tarihsel ve toplumsal sürecin ve gelişim yasalarının bilincine varılması, eleştirilmesi ve yargılanmasını başlıca öğretisel aracı kılmış, Marxçı dünya görüşünü yaşamın diyalektik akışına uygun eleştirel yaratıcı bir eylem olarak görmüştür.(3)

Yazımın son kısımlarına gelirken eklemeliyim ki Brecht’in tiyatroya kattıkları kesinlikle burada bahsedilenden çok daha fazlasıdır. O güne kadar tiyatro için çizilmiş sınırların dışına çıkan Brecht, bambaşka bir misyon yükleyerek tiyatroyu gerçek amacına ulaştırmıştır. Ülkemizde ne yazık ki hakettiği değeri görmeyen tiyatronun aslında ne kadar büyük bir öneme sahip olabileceğini umuyorum ki Brecht aracılığıyla açıklayabilmişimdir. Okurlarımız arasında tiyatroya gerçek anlamda ilgi duyan herkesin Brecht’i içselleştirmesi ve yaşatması dileğiyle.

Kaynakça: 1 , 2 , 3

 

Tepkiniz nedir?
Emin Değilim
0
Heyecanlı
0
Hüzünlü
0
Mutlu
0
Şaşırtıcı
0
Yorumları Görüntüle (0)

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

© 2011 Sanat Karavanı, Tüm Hakları Saklıdır.

Yukarı Kaydır