Şimdi Okuyorum
Kendi Gerçekliğimiz Sandığımız Şeyler Bizim Yanılgılarımızdır / Bergman

Kendi Gerçekliğimiz Sandığımız Şeyler Bizim Yanılgılarımızdır / Bergman

“İnsanlarla olan ilişkilerimizde temelde onların karakter ve davranışlarını tartışır ve değerlendiririz.  İşte bu yüzden bu sözde ilişkilerin tümünden kendimi geri çektim. Bu benim yaşlılık günlerimi daha da yalnız kıldı.”

Bergman’ın 1957 yılı yapımı olan Yaban Çilekleri,  geçmiş ve gelecek gibi unsurların yoğun işlendiği, bilinçaltı çağrışımlarıyla ilerleyen bir yüzleşme filmidir. Mesleki kariyerinin zirvesinde olan Isak Borg, kendini insanlardan uzaklaştırmış, yalnız bir hayat sürmektedir.  Fahri doktorasını almak için yolculuğa çıkacak olan profesör, bu yolculuk esnasında sürekli bir rüyanın içerisinde sanrılar geçirir.  Bilinçaltı unsurlarının yoğun olarak işlendiği filmde, rüya sekanslarına sıkça yer verilmiştir. İlk sekansta dar, Sessiz bir sokakta yürüyen Borg’un karşısına büyük bir saatin asılı olduğu bir direkt çıkar ancak, saat üzerinde akrep ve yelkovan yoktur. Durmuş, artık tükenmiş bir zamanın habercisi olan saate, ölü bedenler, tabutlar eşlik eder.  Kuşkusuz tabut sahnesi ve yüzü olmayan adam aynı zamanda gerçeküstü unsurların denendiği biçimsel bir tarzın da işaretidir. Bergman’ın ustalıkla kullandığı ışık bu sekansta üst seviyededir. Hegelci ve Hıristiyan yapı dünyasında yüceltilmiş olan ölüme karşı, Bergman’ın işleyişinde korku ve kaçış vardır.

“Ölüm en büyük sevgidir, öteki için kendinden vazgeçişin en yüce biçimidir.” ( Din felsefesi üzerine dersler. S.153-157)

Borg’un yolcuğuna gelini Marianne de eşlik eder. Marianne’nin yolcuğa eşlik edişi, içsel hesaplaşmaları daha da gün yüzüne çıkarır. Yolculuk esnasında, Borg’un duygusuzluğunu, acımasızlığını, soğukluğunu, oğluyla olan iletişimsizliğini dile getirir. Borg, çocukluğunun geçtiği evin önünde durur ve yaban çileklerini görür. Bir imgelem olan yaban çilekleriyle Borg tekrar geçmişe dair yol alır. Görüntülerde sevdiği kadın, kardeşleri ve günlük yaşantılarıyla mutlu bir aile yaşantısı hâkimdir. Ancak daha sonra Borg’un sevdiği kadının, abisi ile evlendiğini görürüz. Böylelikle Borg’un genel karakterine sinmiş olan soğukluk ve iletişimsizliğin temel nedeni gün yüzüne çıkmış olur. Bu durumdan kaçan, kabullenmeyen Borg gördüğü rüyayla birlikte, bu gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalır.

“Edebiyatta olduğu kadar filmlerde ve oyunlarda da rüyalardan, hayaletlerden ve hayallerden kuşku duyuyorum. Belki de bunun nedeni, böyle zihinsel aşırılıkların düzenlenmiş olduğu hissini vermesidir.”

Yolculuğun ilerleyen kısımlarda Borg ve Marianne; Sara, Victor ve Anders adında üç gençle karşılaşırlar. İtalya’ya gidecek olan gençler, Borg’dan onları gidecekleri noktaya kadar götürmesini isterler ve yolculuk başka bir boyuta geçer. Victor ve Andres inanç ve inançsızlık üzerinden sorgulamalara başlar. Modern insana ve ona yüklenmiş inançsızlık ikileminde Bergman, Tanrı kavramını yine karşımıza çıkarır.

Bence modern insan, yalnızca kendisine inanır ve biyolojik ölüme… Senin için din, ağrıyan organlar için afyon.

Modern insan senin hayal ürünün, insan ölüme korkuyla bakar.

Filmin sonuna doğru Borg annesini ziyaret eder ve rüyalarında karşısına çıkan saatle karşılaşır. Borg için kaçış hiçbir şekilde yoktur. Tekrar rüyaya dalar ve sevdiği kadın olan Sara’yı tekrar görür. Bir imge unsuru olan ayna, yüzleşme miti olarak karşımızda durur. Sara Borg’a aynaya bakmasını söyler, Borg bakmak istemez. Sara aynı söylemi tekrarlar ve Borg kendi yüzüyle yüzleşmek zorunda kalır.

“O kadar çok şey biliyorsun ama aslında hiçbir şey bilmiyorsun.”     

             

Proust var olan bir geçmişten bahsederken asıl olanın o geçmişten kurtulmak olduğunu söyler, ancak nasıl sorusunu da sorar. Bergman bu sorunun cevabını  ‘yüzleşme’ olarak vermektedir. Yönetmen ne kadar geçmişe dair vurgular yapsa da asıl olan, filme sinen zamansızlıktır. Herhangi bir zamanı temsil etmeyen işlevsiz saat ve zaman üstü olan rüyalar bunun birer örneğidir. Modern insan üzerinden işlenen inançsızlık kavram ise; yalnız olma, tanrıdan soyutlanma olarak filmin atmosferine siner.

Tepkiniz nedir?
Emin Değilim
1
Heyecanlı
0
Hüzünlü
0
Mutlu
0
Şaşırtıcı
0
Yorumları Görüntüle (0)

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

© 2011 Sanat Karavanı, Tüm Hakları Saklıdır.

Yukarı Kaydır