Şimdi Okuyorum
Tüm Yenilmişlerin Temsil Edildiği Bir Arena – Boğa Güreşleri (El Toro)

Tüm Yenilmişlerin Temsil Edildiği Bir Arena – Boğa Güreşleri (El Toro)

Yıllardır efendi ile köle arasında süre gelen mücadelenin temsilidir boğa güreşleri. Gücün, iktidarın, öldüren ile ölenin tarihidir aynı zamanda. İspanya’ya adanan boğa güreşlerinin temelinde Fenikelilerden, Romalılardan gelen bir tarih yatar. Özelikle Endülüs bölgesinde ayrı bir öneme sahip olan boğa kültürünün, bölgeye yayılmasındaki etken Romalılardır.

MÖ 1500’lerde Mitanni Krallığının temel inancı olan Mitra dini, Fırat ve Dicle boylarından, etkisini İran ve Hindistan’a yayacak kadar geniş coğrafyalara ulaşmıştı. Romalılar bu topraklara ulaştıklarında güçlü olan bu dinin etkisi altında kaldılar. Öyle ki Hristiyanlık ortaya çıktığında, en dişli rakibi olarak Mitra dini görüldü. Mitra ile Hristiyanlık arasında benzer dini ritüellere rastlanır. Keza en önemli benzerlik; ekmek ve şarabın, Mitra’nın bedenini temsil etmesidir.

Roma İmparatorluğu’nun, en batı sınırı olan İber Yarımadası’na gelindiğinde ise boğa kültürü, Fenikelilerden kalan bir gelenek olduğu için, İberya’da  Mitra dini daha kuvvetli bağlarla devam ettiriliyordu. Güneş-tanrıyla iletişime geçmenin yollarında biri, boğa kanını akıtmaktı. Ayrıca boğanın kanının akıtılması, günahlardan arınmak ve öteki dünyada onurlu bir yaşam sürmek için zorunluydu.

İberya’da Fenikelilerden kalan bu miras, Mitra’nın öğretileri ile daha da farklı bir hal almıştı. Tarihte boğa kanının akıtıldığı özel olukların varlığından ve bu olukların altına geçen, kanla yıkanan askerlerden bahsedilir.  İspanyolca ‘”kum” sözcüğü ile “arena sözcüğünün aynı olması tarihsel bir benzerliğinde ötesindedir. Romalılar, gladyatörlerden akan kanların emilmesi için arenaya özel kum dökerlerdi.

Roma döneminden bu yana pek çok şey değişti kuşkusuz. Ancak bazı gelenekler süre gelir hala. Bugün İspanya’da boğa güreşlerinin yapıldığı meydana arena kelimesinin yerine, “Boğalar Meydanı” anlamına gelen plaza de toros denir. Boğa güreşçisine de öldürmek fiilinden türetilen matador yerine, boğa ile güreşen anlamında torero kullanılır.

Boğa güreşlerinin yapıldığı arenada her şey bir ritüel dahilindedir adeta. Boğanın arenaya girişinde duyulan acıklı trompet sesleri, izleyenlerin salladıkları beyaz mendiller ve yine tribünlerden yükselen “Oley!” sesleri ritüeli kuvvetlendirir. İşte tüm bu görkem Roma’nın geleneğidir. Torero, sırma işlemeli yeleği ve kadife peleriniyle arenaya geldiğinde adeta bir Roma soylusu gibidir.

Arenada yaşanacak olan kan akıtma ritüeli, Roma’daki gladyatör savaşlarından farklı değildir. Efendi-köle, efendi- tutsak ve insanın acımasızlığı yine aynıdır bu gösteride. Eğer boğa toreroyu yenerse ne olur diye soracak olursanız; toreroyu yenen toro tarihe geçer. Fakat bu galibiyet yine de bir boğanın ölümü ile sonuçlanır. Böylesi güçlü bir boğayı doğuran anne affedilmiyor, öldürülüyor ve kafasının içi doldurulup müze salonlarında sergileniyor. Güç ve iktidara adanmış bu gösteride öldürücü kılıç darbeleriyle boğayı yere düşüren torero, bu gösterinin gerçek galibi midir bilinmez ama şu hayatta yenilmişlerin temsilidir toro (boğa).  Endülüs’te önemi büyük olan boğa güreşleri, gündelik hayatta da yerini bulmuştur. Bölge halkı sevdiği ve hayranlık duyduğu kişilere “torero” diye seslenir.

Biz yine de ezilenin, kurban edilenin, yenilmişlerin yerine bir selam edip “El Toro” diyelim!

*Kaynak olarak İlker Özünlü’nün ait Endülüs kitabından yararlanılmıştır.

Tepkiniz nedir?
Emin Değilim
0
Heyecanlı
0
Hüzünlü
0
Mutlu
0
Şaşırtıcı
0
Yorumları Görüntüle (0)

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

© 2011 Sanat Karavanı, Tüm Hakları Saklıdır.

Yukarı Kaydır