Şimdi Okuyorum
Yalnızlık Varoluşsaldır / Peyami Safa

Yalnızlık Varoluşsaldır / Peyami Safa

Şu aralar yalnızlıktan dem vuran pek çok tanıdığım var. Sanki eskiden bu daha azdı. Giderek yalnızlaşıyor muyuz Yalnızlık hem insanın bir başına kalması şeklinde hem de kalabalıklar içinde yalnız hissetmesi boyutuyla karşımıza çıkıyor. Özellikle ikinci türdeki yalnızlık bu dönemde adını daha fazla duyuruyor.

Yalnızlık duygusun edebiyatta da çok yer verilmiştir. Yalnızlık üzerine makaleler ve kitaplar pek çok şekilde yazıldı çizildi. Bu konuda yazarların uzlaştığı şey ise; yalnızlığın insana özgü olduğu ve varoluşsal soyut bir boyut olduğu.

Benim yalnızlık hakkında dikkatimi çeken bir eser vardı. Peyami Safa’nın “Yalnızız” adlı eseri.

İşte. Buyurunuz. Ferhat Bey, Samim Bey, cemiyet bey, ahlâk bey, namus bey, buyurunuz yazıyorum işte: İntihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım.

Bu eserdeki başkarakter Samim’dir. Yazarın kendi ruhunu da yansıttığı bir karakterdir Samim. Sürekli düşünen ve düşündüklerini kendi iç dünyasında yaşayan biri. Samim’in kendi kendine yarattığı bir ütopik dünyası vardır. Adı ise; Simeranya.

Bu ütopik dünyada meselelerini ele alır ve çözerdi. İşte Samim burada analiz yeteneğini konuştururdu. Kaçımızın böyle bir dünyası vardır ki? Meselelerin içinden sıyrılıp onlara dışarıdan bir göz olarak bakmak ve alt nedenlerini görüp, analiz etmek belki de sorunlarımızın çözümünde bize iyi bir yol olabilir.

En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız. Meselâ dün, o, masadaki yerlerimizi değiştirmemizi istedi. Öteki masada oturan güzel kadının tam karşıma düşmesine tahammül etmediğini hissettirmişti. Bense, onun bir aralık başının ağrısını geçirmek için aspirin almaya garsonu yollamak mümkün olduğu halde, eczaneye bizzat gidip geldim.

Bu kitap derin bir şekilde okunmalıdır. Sindire sindire. Safa kitabında, düşersen orada kalma diyor. Ayağa kalk ve devam et. Sen yine içten içe yasını tut ama orada kalma. Sabret. Yarattığın ütopik dünyanda gezin. Farklı açılardan bak ve analiz et. Sonuç olarak da meseleyi idrak et.

Hayat da böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları geçmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lazımdır o anlarda. Menfi, miskin, aciz bir tevekkül değildir bu.  Anlıyor musun? İsyanın tekniğidir. Yani sabırdır.  Müspet, enerjik, hedefli, iyimser bir sabır.

Her yazarın yalnızlığa bakış açısı farklı. Acaba sizin yalnızlığınız hangi yazarın kaleminden aktı gitti? Bunu keşfet için okumak lazım. Ayrıca her dönemin, her edebiyat türünün ele aldığı yalnızlık boyutu da farklı. Yalnızlık belki de bizim saklandığımız bir sığınak. Genelde yalnızlığın konuşulmasından hoşnut olmayız. O bir durumdur ve bize özeldir. Bir de sandığımızdan da fazladır yalnız sayısı. Kalabalıklar içinde yalnız olanları da katarsak. Varoluşumuzdur yalnızlık. Orada hiçbir şeye bağlı değilizdir. Sonsuzluk gibidir.

Tepkiniz nedir?
Emin Değilim
1
Heyecanlı
0
Hüzünlü
4
Mutlu
4
Şaşırtıcı
2
Yorumları Görüntüle (2)
  • Anlaşılmamak değil mi? tek sebebi yalnızlığın
    Hiç bir kimse senin kadar iyi anlayamaz seni ve insan erdemi kadar yalnızdır benim görüşüm
    Geçen gün düşünürken buna benzer bir durumu insanın paylaşma anlaşılma güdüsünü bir şekilde halletmesi gerekiyor bunun üzerine yazma kurcalası aklımı ve yazarları düşündüm onlarıda bu hale getiren şey anlaşılmamak ve yalnızlık gibi geldi bana akabinde bende yazma kararı aldım fakat henüz başlayamadım tesadüf bu site ve bu yazı çıktı karşıma

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

© 2011 Sanat Karavanı, Tüm Hakları Saklıdır.

Yukarı Kaydır