Şimdi Okuyorum
Bir Sinek Gibi Yalnızsın ve Yalpalıyorsun / Georges Perec

Bir Sinek Gibi Yalnızsın ve Yalpalıyorsun / Georges Perec

Zaman geçiyor, ama sen saati bilmiyorsun. Vakit öldürmenin bin bir yolu vardır ve hiçbiri ötekine benzemez, ama hepsi de eş değerdir; bir şey beklemememin bin şekli vardır, uydurabileceğin ve anında vazgeçebileceğin binlerce oyun vardır… Bir türlü bitmek bilmeyen dostlukların sıkıcı suç ortaklığında, yıpranan ilişkilerden ödlek ve oportünist kırgınlığında, yıpranan kırgınlığında sürünmekten sıyrılmalısın.

Eylemsizliğin, yaşama karşı durmayışın, beklentisiz bir hayatın romanıdır Georges Perec’in ‘Uyuyan Adam’ı. Perec, eylemsizliği ve kişinin varoluşamayışını anlatırken önemsizleştirilen hayatı ironik bir dille anlatıyor.

Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin. Ancak geceleyin, karanlık iyice bastırınca çıkıyorsun sokağa, tıpkı fareler, kediler ve ucubeler gibi. Sokaklarda avare dolaşıyorsun.

İnsanların hayatlarına biçtiği değeri eleştiren Perec, varoluş sancıları çeken kahramanların tersine, tepkisizliği ve belki de hiçliği bizlere sunuyor. Kayıtsızlık üzerine kurulu romanda, Perec kahramanına telkinde bulunmaktan da vaz geçmez. Bazen onu aşağılar bazen de haklı olduğunu söyler.

Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar âleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayaküstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu.

Toplumsal bileşenlerin ötesinde yalnızlığı savunup, ona değer biçme kaygısı romanın kahramanında hissedilir. Kayıtsızlıkla bir böceğe bile dönüşemez kişi, anca olsa olsa bir gölge olur hiçliğin ortasında.

Yalnızsın, ve yalnız olduğun için de saate hiç bakmaman, dakikaları hiç saymaman gerek. Umut etmeyi, girişimde bulunmayı, başarmayı, diretmeyi unutmalısın. Yalnızsın. Yalnız bir adam gibi yürümeyi, aylak aylak dolaşmayı, sürtmeyi, bakmadan görmeyi, görmeden bakmayı öğreniyorsun. Saydamlığı, hareketsizliği, varolmayışı öğreniyorsun. Bir gölge olmayı ve insanlara sanki hepsi birer taşmış gibi bakmayı öğreniyorsun. Rasgele yürüyorsun yine, yolunu kaybediyor, aynı yerde dönüp duruyorsun.

Zaman diliminin önemi yoktur artık, günler geçsin yeter ki geçsin. Hiçbir şey olmadan, hiçbir duygu yaşanmadan.

Saatler, günler, haftalar, mevsimler boyunca her şeyden kopuyor, her şeyden soğuyorsun. Bazen, neredeyse bir tür sarhoşlukla, özgür olduğunu, seni bunaltan, senin hoşuna giden ya da gitmeyen hiçbir şey olmadığını keşfediyorsun…

Aylaklığın dahi değer bulduğu şu dünyada, her şeyden kaçılır da kişi kendinden kaçamaz. Perec, kişinin kendi benliğiyle yaşadığı çıkmazı iyice hissettiriyor bizlere.

Kendinden kaçamazsın, kendi bakışından kaçamazsın, hiçbir zaman bunu yapamayacaksın: Hiçbir seslenmenin, hiçbir yanığın seni uyandıramayacağı kadar derin uyumayı başarsan bile, bu göz hep olacak, senin gözün, hiç kapanmayacak, hiç uyumayacak olan gözün. Kendini görüyorsun, kendini gören kendini görüyorsun, sana bakan sana bakıyorsun. Uyanık değilsin ve hiç uyanmayacaksın. Ölü de değilsin ve ölüm bile seni kurtaramayacak.

Sessizliğin hüküm sürdüğü benlikte, her şeyden vazgeçip dipte yaşamak dahi bir anlam taşımayacaktır ‘Uyuyan Adam’da. Çünkü içinde bulunduğumuz dünya her şeyi yutarken, hayat karşısında sessizliğe gömülen birini acımasızca yok edecektir.

Dibe ulaşmak, hiçbir anlam taşımaz. Yalnızdın hepsi bu… Ama sen bir hiçsin, dünya ise öyle kocaman bir sözcük ki…

 

Tepkiniz nedir?
Emin Değilim
1
Heyecanlı
0
Hüzünlü
0
Mutlu
0
Şaşırtıcı
0
Yorumları Görüntüle (0)

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

© 2011 Sanat Karavanı, Tüm Hakları Saklıdır.

Yukarı Kaydır